Subscribe to Updates
Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.
Yazar: Ceren Çilli
Onur Haftası, her yıl Haziran ayında dünyanın birçok yerinde kutlanan ve LGBTİ+ bireylerin haklarını savunmak ve görünürlüklerini artırmak için düzenlenen bir dizi etkinliktir. Bu haftanın tarihi, 1969 yılında New York’ta gerçekleşen Stonewall Ayaklanması’na dayanmaktadır. Stonewall Ayaklanması, LGBTİ+ hakları hareketinin önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve Onur Haftası da bu tarihi anmak ve LGBTİ+ bireylerin mücadelesini onurlandırmak için kutlanır. Onur Haftası’nın Tarihi 28 Haziran 1969 gecesi, New York’un Greenwich Village semtindeki Stonewall Inn adlı bir barda polis baskını gerçekleşti. O dönemde eşcinsellere yönelik ayrımcılık ve şiddet yaygındı ve Stonewall Inn gibi barlar, LGBTİ+ bireylerin kendilerini ifade edebilecekleri ve özgürce…
Punk sahnesi, 1970’lerin sonunda ortaya çıktığında sadece müzikal bir devrim değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir başkaldırıyı da temsil ediyordu. Bu başkaldırının merkezinde, kadınlar ve queerler, kendi dışlanmış hikayelerini punk tarihine dair dominant söylemlere dahil etme çabasıyla yer aldılar. Punk sahnesinde feminist politikalar, işte bu dışlanmış hikayelerin yeniden yazılması ve sahneye dönüşü olarak karşımıza çıkıyor. 70’lerin Punk Sahnesinde Kadınlar ve Queerler 1970’lerin sonunda punk sahnesi, işsizliğin ve 1968’in devrimci atmosferinden gelen akşamdan kalmalığın etkisiyle şekillendi. İlk punk dalgası, toplumsal normlara meydan okuyan bir öfke ve duyarsızlık içeriyordu. Bu öfkeli tavır, punk’ın queerliğini de ortaya koyuyordu: Sizi dışlayan toplumun varlığınız…
Punk rock, 1970’lerde doğan ve isyankar tavrıyla müzik dünyasını sarsan bir tür olarak karşımıza çıktı. Bu isyan sadece müzikte değil, aynı zamanda toplumda da yankı buldu. The Clash, punk rock’ın sadece öfke ve gürültüden ibaret olmadığını, aynı zamanda güçlü bir sosyal mesaj da taşıyabileceğini gösteren en önemli gruplardan biridir. 1979 yılında yayınlanan “London Calling” albümü, The Clash’ın bu konudaki duruşunu en net şekilde ortaya koyan çalışmadır. Ekonomik eşitsizlik, polis şiddeti, ırkçılık ve çevresel sorunlar gibi birçok toplumsal meseleye değinen albüm, sadece punk rock hayranlarını değil, tüm müzikseverleri de etkilemeyi başardı. The Clash ve “London Calling” Albümünün Önemi Toplumsal Eleştirinin Müziğe…
G.L.O.S.S. (Girls Living Outside Society’s Shit), kısa ömrüne rağmen hardcore müzik sahnesinde önemli bir iz bırakan ve transfeminist hareketin bir sembolü haline gelen bir gruptu. 2014 ile 2016 yılları arasında faaliyet gösteren grup, sadece birkaç EP yayınlamasına rağmen büyük bir etki yarattı. Şarkı sözlerindeki derin anlamlar ve müzikleriyle, G.L.O.S.S., sadece müzik sahnesine değil, aynı zamanda toplumun cinsiyet ve kimlik normlarına karşı bir meydan okuma olarak da görüldü. G.L.O.S.S.’un ikonik şarkılarından biri, şarkının girişinde yer alan sözlerle tanınır: Bize kız olduğumuzu söyledilerNasıl konuşacağımızı, giyineceğimizi, görüneceğimizi ve ağlayacağımızıBize kız olduğumuzu söyledilerBiz de kız hayatlarımızı sahiplendikŞimdi de bize kız olmadığımızı söylüyorlarFeminenliğimiz uygun değilmişBiz…